Boş
bir kâğıt hayal âlemi, tahayyül alanı gibidir. Düşünce (tefekkür) ise bu kâğıda
kalemle yazılan yazıdır. Yazı kâğıda yanlış yazılabilir. Düşünce de öyle. Bunu
düzeltmek için bir alet gerekir. İşte düşünceyi temizleyen saf hale getiren
nesnedir silgi. Kalemle yanlışımızın üzerini karalayarak temizleyemeyiz, onu
dikkat çekici bir şekilde örteriz ancak. Düşünce, düzeltilmeye muhtaçtır. Vahiy
haricinde her düşünce silinip tekrar yazılır. Düşünceyi olgunlaştıran kâğıtla
kalemden daha ziyade silgidir.[1]
Eskiden
kâğıthaneden gelen eğri büğrü, içinde hava kabarcıkları dolu olan kâğıtlar
doğrudan kullanılamaz, boyanıp aharlanıp mühürlenip terbiye edilirdi. Aharcılar
parlaklık verirdi. Aharlanmış kâğıt, hatalı bir yazı olduğunda parmaktaki
tükürükle hemen düzeltilebilirdi. “Mürekkep yalamak” deyimi de buradan geliyor.
Osmanlıda resmi evraklarda, evrakta tahribatın önüne geçilmesi için
aharlanmamış kâğıt kullanma şartı vardı.
Günümüzde
birçok karakalem sanatçısı ekmek kullanarak resimlerinde çeşitli efektler uygulamaktadır.
Bu yöntemi bazıları Eski Mısıra dayandırsa da Avrupa’da ekmek kullanımı grafit
uçlu kalemlerin kullanılmaya başlamasından 18. Yüzyıla kadar sürdüğü
anlaşılıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder